İSTANBUL GERÇEĞİ
31 Mart seçimlerini kazanmasına rağmen, 6 Mayıs’ta koltuğuna oturabilen, Ekrem İmamoğlu, daha sonra YSK darbesi ile koltuğu elinden alınırken, yine İstanbul seçim sonuçlarının, yargı tarafından dahi tanınmadığı güzel ülkemde;
Bu gün yaşanılan bir “İstanbul gerçeği” var…
Nedir bu gerçek?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçmenlerine “Karınlarını doyurmamıza rağmen bize oy vermiyorlar” söylemleri bu gün manşetlerde…
Aslında bu söylem İstanbul gerçeğinin dışa vurumu…
Belki de 23 Haziran’ın işaret fişeği…!
İstanbul’da; 2000’li yılların başından beri, varoşlardan başlayan AKP propagandası ile birlikte, makarna, kömür, küçük altın, buzdolabı, çamaşır ve bulaşık makinası gibi hediyelerle…, ayrıca iş garantileri ile oy toplayanların, bugün geldikleri durum, aslında çıkmaz bir sokak…!
Neden?
Sadece bugün İstanbul’da yaşanılan; aş, iş, karın doyurma veya doyuramama, sınırlarını aşan gerçekler ile karşı karşıyayız…
İnsanların birinci tercihi elbette ki, karınlarını doyurma gerçeğidir. Karınlarını doyuranlar, daha sonra diğer hedeflerine yönelirler…
Ama insanlar köle değildir…
Bugün İstanbul’da; Sultanahmet, Gülhane ve Eminönü gibi tarihi ve turistlik yerlerdeki cami, menderese ve külliyelerde…..restorasyon, bakım onarım çalışmaları aralıksız devam ediyor. Ve bu projeler 2-3 milyon hatta 10-12 milyona mal olan projeler. Kim yapıyor bunları? Kim alıyor bu ihaleleri?
Hatta Çamlıca’da 100 milyon dolara mal olduğu söylenen, Çamlıca Camisi ihalesini alan bu gruplar ve yandaşlar olduğuna göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söyleminin yani “Karınlarını doyurmamıza rağmen bize oy vermiyorlar” serzenişi onun açısından haklı bir söylem olabilir; ama sadece onun açısından..!
Kime söylendiği belli…! Yandaşlara.
Çünkü, kendi burjuvazisini yaratarak İstanbul’da büyüyen AKP, ihaleler ile rant dağıtırken, aynı zamanda propaganda amaçlı gazeteler, dergiler, televizyonlar ve medya gücünü ele geçirerek büyüdüğü bu platformda, işlerin 31 Mart seçimlerinde iyi gitmediğini görmesi açısından da, onlar adına soğuk bir duş etkisi yaratmıştır.
Devletin, Büyükşehirin, basın ve medyanın, zenginleştirdiği insanların tüm desteğine rağmen, tüm engellemelere ve yok saymalara direnen Ekrem İmamoğlu’na ve CHP’ye karşı kaybetmek, yine onları “İstanbul gerçeği” ile karşı karşıya bıraktı…
Proletarya ile köle arasındaki fark; köle bir kez kendisini efendisine satarak, karnını doyurma garantisi elde eder. Onun dediklerini yaptığı müddetçe hayatı garantidedir.
Proletarya ise karnını doyurabilmek için emeğini; saatlik, günlük, hatta haftalık satarak, yine emeğinin karşılığı olarak karnını doyurabilir…
İstanbul gerçeğinde ise kazanacağını kesin kabul eden, yeniden hükmedeceğini ve İstanbul’un söylenildiği gibi tahminen, 48 milyar lira olan bütçesinin yeniden ellerinde olacağının hayali kuranların, bu hayallerini yıkan Ekrem İmamoğlu’nun dışlanması, kötülenmesi ve yok edilmesi gerekirdi ki, ancak bu koltuk ve koltuğun gücüne sahip olunmasının önü açılsın…!
Fakat;
İstanbullu artık şunu net görüyor…
Taksim’i, İstiklal Caddesini yasaklayıp, korkuluklar ve demir parmaklıklar ile çevirenler, basını, medyayı, gazeteceleri, sanatçıları ve İstanbul Halkını yok sayanlar, bugün İstanbul gerçeği ile yüzleşmek durumunda kalmışlardır.
Karınlarını doyurmamıza rağmen bize oy vermiyorlar, söylemi kendi yarattıkları burjuvaziye karşı yapılan serzeniş olsa bile, ortada bir gerçek var..!
İnsanlar köle değil…!
Evet; doğrudur; Kölelerin önüne sandık koyarsanız, efendilerini seçerler ama, bugün İstanbul gerçeğinde değişen, kölelerde artık özgürlük istemektedirler.
İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır sözü, artık mazide kalmıştır; AKP adına. Çünkü İstanbul’da, sizin burjuvazinizin dışında kalan, yine sizin politikalarınızla köleleştirdiğiniz insanlar uyandı artık..!
Öyle bir durumdayız ki; köleliğe mahkum ettikleriniz bile sizin “kölelik anlayışınıza isyan” etmektedir…
Özgürlük istiyorlar…
Eşit yurttaş, eşit insan ve yine insanca yaşamak…
Kaynakların; tek bir yere, yöne aktarılmasına karşılar artık…!
Sorguluyorlar..!
AKP’ nin bu şartlarda, 23 Haziran seçimlerinde Binali Yıldırım’ın Ekrem İmamoğlu karşısındaki şansı; yine Binali Yıldırım’ın bilgisayar mousesini kullanma becerisi kadardır. Yani zordur…
Fakat; değişmeyen bu YSK ve SEÇSİZ sesim sistemi ile ne olacağına gelince benim güvenim bunlara yoktur. Ama İstanbul gerçeği ile uyananlar İstanbul’un kaderini belirleyecektir…
Damat ve Bakan Akbayrak’ın “Tünelin sonundaki ışık göründü” söylemi doğrudur. Ama onlar adına değil;
Ezilen, horlanan, dışlanan, yok sayılan ve AKP iktidarı ile köleleştirilen insanlar, tüm olumsuzluklara, hukuksuzluklara ve demokrasizliğe rağmen, uyudukları uykudan uyanarak, tünelin ucundaki özgürlük ışığını gördüler…
Bu ışık, yok sayan, öteleyen, hor gören ve kutuplaştırıcı dil kullananlara inat, halkları, toplumları kucaklayan, herkesi eşit sayan, yapıcı ve uzlaşıcı dil kullanan İmamoğlu’na her kesimden duyulan güven.
AKP iktidarı ile yaşanılan, fakirlik, yoksulluk, çaresizlik ve kölelik düzeninden daha ağır şartlarda yaşayan, çalışan ve ezilenler, insanca yaşamak adına, bu düzene karşı haykırmaktadırlar.
Ağır yaşam şartları, yine ağır ekonomik çaresizlik ve belirsizlik bu düzenin yani İstanbul genelinde yaşanılası kaosun, 23 Haziran’da insanların hak etmediği kölelik düzeninin son bulması umududur…
Efendisine, kendisini satarak karnını doyurma ve yaşam garantisi elde eden köleler bile, bu gün bu düzene isyan ediyorsa;
Sözün bittiği yerdeyiz.
Çünkü biz köleliğe karşıyız; eşit yurttaş, eşit demokrasi ve yaşam istiyoruz.
Demokrasi ve hukukun olmadığı, insan haklarını yok sayıldığı bu düzende, önce demokrasi ve hukuk olacak ki, kölelik düzeni de son bulsun.
Bence; 23 Hazirandan sonra kölelik tarih olacak.
İstanbul gerçeği bunu haykırıyor…
#Herşey çok güzel olacak…
Esen kalın.
NOLVADEX is a Usenet group where can i buy priligy in usa Although the overall findings in the area of vitamins as TB HDT is promising, significant challenges exist that impede objective interpretation of data
cheapest priligy uk Staying a Healthy Weight