ATATÜRK MC.KİNSEY İÇİN NE DERDİ?

4
388

ATATÜRK MC.KİNSEY İÇİN NE DERDİ?

24 Haziran’dan sonra 95 yıllık Cumhuriyetin uyguladığı “Parlamenter Sistem” yerine “Partili Cumhurbaşkanı” modeline geçilerek, Başbakanlık Makamının kaldırılması ve Meclisin işlevsiz hale getirilmesi ile birlikte;

Hükümeti yeni Cumhurbaşkanının dışarıdan atamalar ile oluşturması, adeta ‘Atatürk Döneminin’ yok edilmesi anlamında olup, ülke olarak yeni bir paradigmaya geçilmiştir.

Bu gün Türkiye’nin 16 yıllık AKP iktidarı ile geldiği siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel durum aşındırılmış ve sonunda 24 Haziran’dan sonra yeni bir paradigma icat edilerek devlete göre değil, kişiye özel ‘Başkanlık Sistemi’ tasarlanarak hayata geçirilmiştir.

24 Haziran’dan sonra özellikle siyasi ve ekonomik anlamda yaşanılan buhranlı dönem sonunda, mali açıdan sıkışan ve dışa bağımlı ekonomi daha da kırılgan hale gelerek özellikle Dolar artışı ile birlikte yaşanılan enflasyon ve zamlar halkı daha da fakirleştirmiş, ekonomik anlamda özelleştirmeler ile oluşan dışa bağımlılık hızla artmıştır.

Yeni sistemin yeni Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak, ‘Yeni Ekonomi Programı’ bünyesinde kurulan Maliyet ve Dönüşüm Ofisi için ABD’li yönetim danışmanlığı şirketi McKinsey ile çalışmaya karar verdiklerini açıklayınca, gerek muhalefet gerekse vatandaşlar tarafından tepkiyle karşılaşıp, ‘Amerikan Mandacılığı’ gündeme geldi.

AKP İktidarının toplumu ikiye böldüğü ve geniş bir kutuplaşma alanı yaratarak iktidardaki yerini sağlamlaştırdığı aynı zamanda yeni siyasi anlayışın, Atatürk ilke ve doktrinlerini silercesine hayata geçirdikleri yeni Başkanlık Sistemi, bu gün Amerikalı yönetim ve danışmanlık şirketi ile anlaşmaya varmasına yandaş medyadan tek bir yazar ve çizerin olumlu-olumsuz söz etmemeleri normaldir.

Çünkü önleri kapanacaktır.

Şayet mevcut iktidar yani Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yerine bu günkü konjonktürde Mecliste bulunan en büyük muhalefet partisi CHP olsaydı, Hükümetin aldığı Amerikalı yatırım şirketi ile çalışma kararları medya ve basında ‘dokuz sütuna manşet olacak,’ hatta CHP Amerikan Mandacılığı, hatta Amerikan Seviciliği ile eleştirilecekti.

Neyse ki CHP iktidar değil. Sorun burada CHP falan da değil, mevcut Muhalefet partisi olarak örnek verdim. Ama bugün CHP dışında AKP-MHP ortaklığının oluşturduğu meclis aritmetiğinde yaşananlara bakınca sessizliğin nedeni anlaşılıyor…

Peki, bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın anlaşmaya vardığı Amerikalı şirket McKinsey, Atatürk döneminde Atatürk’e gelse, teklif yapsa ne derdi?

Diyerek merak edenlere Atatürk’ün verdiği ve vereceği cevap aşağıdadır.

Zaten NUTUK’ta bu konuda çarpıcı açıklamalar yaparak ‘Amerikan Mandacılığı’ konusundaki düşüncelerini net olarak yazmış.

Atatürk için eleştiri yapanlar, sistemini ve rejimini beğenmeyenler, ona sözde Kemalist yakıştırması yapanlar, o günkü şartları ve mevcut durumları yaşamadığı gibi, Türkiye Cumhuriyetinin nasıl kurulduğunu bilmeyecek hatta anlamayacak kadar cahiller..!

Yada üç maymunu oynuyorlar…

Aslında ‘Amerikan Mandacılığı’ Türkiye için yeni bir kavram olmayıp, Kurtuluş Savaşı süreci ve sonrasında tartışılan bu paradigma ile ilgili Atatürk 1918’in sonlarında, Türkiye’nin  Birinci Dünya Savaşından bitmiş bir halde çıkmış, orduları dağıtılmış ve silahlarına el konmuş olması ile birlikte toplumda bir çok aydın ve yazar, İngiliz ve Amerikan mandasına girmek gerektiği üzerine açıklamalar yapıyordu.

Atatürk, ‘Ehven-İ Şer’ yani ‘Kötünün İyisi’ konusuna nasıl bakıyordu?

Manda savunucuları arasında İttihat ve Terakki Partisine yakın, milliyetçi ve reformist kişiler, Halide Edip, Rauf Bey, Kara Vasıf, Yunus Nadi (Abalıoğlu) gibi, daha sonra Kurtuluş Savaşının düşünsel önderleri arasında yer alacak olan kişiler dahi Amerikan mandasını istediklerini açık açık beyan ediyorlar.

Halide Edip, Minber gazetesindeki makalesinde “Bütün eski ve yeni Türkiye hudutlarına şamil olmak üzere, muvakkat (geçici) bir Amerikan mandasını ehven-i şer olarak görüyoruz” diye yazdığında ilk kez ehven-i şer kavramı gündeme gelmişti.

‘Amerika şerrih ehveni’

Ardından Sivas Kongresinde de aynı tartışma gündeme geldi. Vasıf Bey, Sivas Kongresindeki konuşmasında yine aynı kavramı kullanarak şöyle konuştu:

“Manda ’nın isminden korkmayalım, isterseniz buna ‘müzaheret’ diyelim. Büyük bir harpten mağlup çıktık. Bütün memleket perişan vaziyettedir. Beş yüz milyon lira borcumuz var. Bunu ne ile nasıl ödeyeceğiz?

Gelirimiz bu borcun faizine bile yetmez. Tamimiyle müstakil yaşamaya, mali vaziyetimiz müsait değildir. Şimdi istiklalimizi kurtarsak bile, olduğumuz yerde sayarak bir adım ilerleyemez ve günün birinde, bizden kuvvetli olanların hükmü altına girmeye, ister istemez mecbur oluruz.

İşte bu sebeplerden dolayı, İngiltere’yi kendimize ebedi düşman ve Amerika’yı şerrin ehveni saymalıyız.”

Ve Atatürk’ün yanıtı;

Mustafa Kemal Sivas Kongresinde ‘Amerikan Mandası’ ve ‘İngiliz Himayesi’ arasında ‘Hangisi ehven-i şerdir?’ Diyerek tercih yapmaya çalışanlara cevabı şöyle olmuştu:

‘Ehven-i şer, şerlerin en kötüsüdür!’

NOT: Bu durum, Türk dil kurumuna göre ehven-i şer, ‘kötü olanların içinde iyisi’ anlamına gelen Arapça bir kelimedir.

Anladınız, Atatürk’ün ülkesini ne kadar çok sevdiğini…

Başka söze gerek yok sanırım.

Atatürk tam bağımsız bir Türkiye için çalışarak, 1923-1938 arası dış yardım almadan Türkiye’nin kalkınması, modernleşmesi için kendisi başta olmak üzere halkı ile birlikte yine halkına inanarak her türlü sömürgeciliğin karşısında durarak, Amerikan ve İngiliz Mandacılığına onay vermemiş, Türk Halkına inancı ile çağdaş ve modern Türkiye’yi yaratmıştır.

Bu gün Amerikan Mandacılığı için 1919’da Samsun’a çıktığında emperyalizm için ‘Geldikleri gibi giderler’ sözleri sanırım Amerikan Mandacılığı içinde geçerlidir.

Atatürk’ün emperyalistleri Türk Topraklarından kovup, Lozan’da diz çöktürdükten sonra yani; 100 yıl sonra emperyalizmin Türkiye Cumhuriyeti Devletinin maliye ve hazinesine Amerikalı yatırım ve danışmanlık şirketi MCKinsey’in koordinatör olması manidardır.

Nereden nereye…

Bugün Atatürk olsaydı,

MCKinsey sınırdan içeri girebilir miydi?

Bırakın girmeyi, bunu teklif bile edemezdi.

Bu gün mü?

Adamlar içeride cirit atıyor…

Ve Amerika için stratejik ortağız söylemleri ile yeni bir boyuttalar.

Stratejik Ortak?

ABD ile hiç stratejik ortak olmadık ki..!

Kandırmayın bizi ve kendinizi.

Esen kalın.

 

 

atatürk-nutuk-konuşması
Atatürk’ün Amerikan Mandacılığı Hakkındaki Nutuk Konuşması. Yazıya ulaşmak için lütfen tıklayınız…..
TEILEN
Önceki İçerikBUNLARIN YAŞANACAĞINI SÖYLEDİK
Sonraki İçerik24 OCAK 1980 ÖZAL KARARLARI NEDİR?
Bağımsız, özgür, hiç bir kişi yada kurum ile nakdi, ayni yardım ilişkisi içinde olmayan, sadece özgür gazetecilik ve habercilik yapan, çevreye, doğaya ve canlı haklarına saygılı, gazetecilik anlayışı ile gündeme ışık tutmak için yola çıktım. Amacım sadece gazetecilik...

4 YORUMLAR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here